Bu bağımsız proje, markanın gelecekteki Polestar’dan sonraki yeni tasarım yönünü önerirken, geçmişin yüksek performanslı Volvolarına saygı duruşunda bulunuyor. Polestar, Volvo’nun performans bölümü olarak başladığı günlerden bu yana uzun bir yol kat etti ve bağımsız bir elektrikli araç üreticisine dönüştü. Ancak bu yön değişikliğiyle birlikte kaçınılmaz bir soru ortaya çıkıyor: Gelecekteki Volvo modelleri, BMW’nin M bölümü veya Mercedes’in AMG serisi gibi yüksek performanslı versiyonlara sahip olacak mı? Bağımsız tasarımcı Jordan Rubinstein-Towler, kendi Volvo 240 konseptinin yüksek performanslı, retro-fütüristik bir yorumu olan 240R adlı yaratımıyla tam da bu fikre girişti.
Geçmişe Nostaljik Bir Dokunuş
Orijinal tasarım çalışmasının ruhuna uygun olarak Volvo 240R, eski 200 Serisi’nin o kendine has köşeli şeklini modern tasarımla harmanlıyor. R versiyonu, daha derin tamponlar, yan etekler, ince bir difüzör ve ördek kuyruğu spoyleri gibi sportif bir gövde kiti sunuyor. Sanki 240 sıkı bir antrenman yapmış ama yine de klasik kişiliğini korumayı başarmış gibi. Render görüntüleri her şeyi anlatıyor. Rubinstein-Towler’ın tasarım çalışması, yenilenen parçalardaki siyah ve gövde rengi vurgularıyla mükemmel bir denge kurarak klasik ama çağdaş bir görünüm sunuyor. Performans açısını gerçekten vurgulamak için otomobil, Volvo’nun sportif mirasına bir saygı duruşu niteliğinde yeni siyah beş kollu alaşım jantlarla geliyor.
Render görüntülerinden birinde sedan, 80’lerde touring otomobil şampiyonalarında büyük başarı elde etmiş bir Volvo 240 yarış otomobilinin yanında poz veriyor. Aynı şekilde wagon da 90’ların ortalarından kalma Volvo 850 R’a eşlik ediyor.
Modern İç Mekan, Retro Hava
Ancak 240R sadece dışarıdan hızlı görünmekle ilgili değil; Rubinstein-Towler iç mekanda da bazı çalışmalar yaptı. Öne çıkan özellikler arasında, retro esintili yarış koltuklarına renk katan mavi döşeme ve yepyeni bir direksiyon simidi tasarımı yer alıyor. Güncellenmiş olsa da dijital kokpit, orta konsolda o dokunsal hissi korumak için fiziksel kontrollerle eşleştirilmiş birkaç küçük ekranla minimalist bir yaklaşım sergiliyor.
Peki, bu otomobil bir gün üretime girseydi, bu klasik “tuğla”nın modern yorumunu ne güçlendirecekti? Volvo 240’ın modern yeniden yorumu bir elektrikli araç olduğundan, (kurgusal) 240R’ın da sıfır emisyonlu bir güç aktarma organıyla çalışması beklenirdi.
Volvo’nun ana şirketi olan Geely’nin parça deposuna hızlı bir bakış, yüksek performanslı bir elektrikli otomobilin ulaşılabilir olduğunu gösteriyor. Örneğin, yeni Volvo ES90’ın Twin Motor Performance versiyonunu ele alalım; toplamda 671 hp (680 PS / 500 kW) üretiyor. Bu, hem yüksek performanslı bir sedan hem de wagon için fazlasıyla yeterli bir güç.
ES90’dan bahsetmişken, elektrikli liftback sedan yakın zamanda BMW i5 ve Mercedes EQE’ye doğrudan rakip olarak tanıtıldı. Rubinstein-Towler’ın render görüntülerinden, 240R önerisinin bu modelin hemen altına yerleşebileceği ve yakında üretimi durdurulacak olan S60/V60’ın bıraktığı boşluğu potansiyel olarak doldurabileceği görülüyor. Böyle bir teklif, yakında çıkacak olan BMW Neue Klasse i3 ve elektrikli Mercedes C-Serisi ile rekabet edecektir. BMW M, elektrikli sedanın yüksek performanslı bir versiyonunu zaten duyurmuşken, Mercedes’in de er ya da geç bir AMG versiyonunu piyasaya sürmesi bekleniyor.
Umarız Volvo’nun tasarım ekibi, bağımsız tasarımcılardan çıkan yenilikçi konseptlere dikkat ediyordur. Belki de SUV’lerini nasıl daha da yaygın hale getireceklerini çözmekle çok meşgul değillerse, gelecekteki modeller için biraz ilham bulabilirler.
Leave a Reply